Kalıntıları şimdiye kadar bilinen en eski köpekbalığı saldırısı kurbanını temsil eden bir iskelet bulundu!
Kemiklerinin analizine göre, adam Japon takımadalarının Seto İç Denizi’nde tehlikeli deniz yırtıcıları olan köpek balıklarıyla karşılaştı. İskeletinde yaklaşık 800 yara oluştu, bunların hiçbiri herhangi bir iyileşme belirtisi göstermedi, bu da karşılaşmanın ölümcül olduğunu gösteriyor.
Seto İç Denizi yakınlarındaki Tsukumo Kabuğu höyüğü arkeolojik alanından çıkarılan kemikler, ilk olarak 20. yüzyılın başlarında kazılmıştı, ancak adamın yaralanmaları için bir açıklama yapılamamıştı. Daha sonra kemikler, Birleşik Krallık’taki Oxford Üniversitesi’nden arkeologlar J. Alyssa White ve Rick Schulting tarafından yeniden keşfedildi.
Arkeolojik kayıtlarda köpekbalığı nedenli ölümlere ve yaralanmalara nadiren rastlanır, ancak yaralar başka herhangi bir hayvan karşılaşmasıyla eşleşmemiş gibi göründüğü için uzmanlar bu kanıya varmış durumda. Bu kapsamda olayın izini süren arkeologlar olan White ve Schulting, ” Yaralar göz önüne alındığında, bulduğumuz iskeletin açıkça bir köpekbalığı saldırısının kurbanı olduğunu anlayabiliyoruz.” ifadelerine yer verdiler.
Ekip ayrıca, bulunan iskeletin ne zaman yaşadığını belirlemek, cinsiyetini doğrulamak ve ölüm anında kaç yaşında olduğunu belirlemek için kemiklerin biyoarkeolojik değerlendirmelerini de yaptı. Araştırmacıların analizine göre, adam ölüm anında genç ila orta yaşlıydı ve MÖ 1370 ila 1010 yılları arasında yaşadı. Kalıntıları köpekbalığı karşılaşmasından kısa bir süre sonra bulundu ve o dönemdeki halkının mezarlığına gömüldü.
Karşılaşma şiddetli görünse de araştırmacılar adamın oldukça hızlı bir şekilde ölmüş olduğuna inanıyorlar. Adamın kemiklerine ulaşan ısırıkların sayısı göz önüne alındığında, femoral arterleri erkenden kopmuş ve adam, kanın en az beşte birini hızla kaybedildiğinde meydana gelen hipovolemik şoktan hızlı ölümle karşılaşmış gibi görünüyor.
Araştırma, avcı-toplayıcı yaşam tarzının riskleri hakkında da bir fikir sunduğu için arkeolojik ve tarihi açıdan oldukça önemli gibi görünüyor.
Araştırma, Journal of Archaeological Science: Reports’ta yayınlandı.