Atom ve Hidrojen Bombası Arasındaki Farklar Nelerdir?
Atom ve hidrojen bombası gibi tehlikeli mühendislik icatlarını, nükleer yarışın kızıştığı günümüzde oldukça sık duymaktayız. Tarihte çok yıkıcı etkileri olan bu iki nükleer bombayı bu yazımızda sizler için kıyasladık.
Atom ve Hidrojen Bombası
Atom ve hidrojen bombası son günlerde dünya gündemini meşgul eden konulardan birisidir. Kuzey Kore’nin yapmış olduğu testler ve açıklamalar da bunun bir göstergesidir. Son olarak Amerika Başkanı Donald Trump’ın Kuzey Kore’ye bağlı kişilere, şirketlere ve bankalara getirdiği yeni yaptırımlar yüzünden Kuzey Kore, Pasifik Okyanusunda hidrojen bombası test etmekle tehdit ediyor.
”Bence bu Pasifik üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir hidrojen bombası testi olabilir.” diye belirtti Kuzey Kore Dış işleri Bakanı Ri Yong Ho ve ”Bu liderimize bağlıdır.” diye ekledi.
Hidrojen bombası, atom bombasından çok daha güçlüdür. Hidrojen bombası ve atom bombası arasındaki fark atomik seviyede başlar. 2. Dünya Savaşında Japonya’nın Nagasaki ve Hiroşima şehrini yok etmek için kullanılan atom bombaları, atomun çekirdeğini bölerek çalışırlar. Atom çekirdeğinde bulunan nötronlar veya nötral partiküller ayrıldığında yakınında bulunan atom çekirdeklerine de çarparak ayrılmalarını sağlarlar. Sonuç olarak, çok büyük bir zincirleme patlama reaksiyonunu başlatırlar. Hiroşima ve Nagasaki şehirlerine atılan atom bombaları sırası ile 15 kiloton ve 20 kiloton gücünde TNT patlayıcıya eşdeğerdir.
Buna karşın, ilk hidrojen bombası 1952 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından test edilmiştir ve bu bombanın gücü yaklaşık olarak 10000 kiloton TNT patlayıcıya eşdeğerdi. Hidrojen bombasında patlama atom bombasında olduğu gibi fisyon reaksiyonu ile başlar ama atom bombası içerisinde bulunan uranyum veya plutonyumun enerjisinin büyük bir çoğunluğu açığa çıkmaz. Hidrojen bombasında ise tam tersi durum vardır bu maddelerin patlayıcı gücünün büyük çoğunluğu açığa çıkarılır.
Hidrojen Bombası Fisyon ve Füzyon Tepkimeleriyle Patlar
İlk olarak, ateşleyici bir patlama gerçekleşir ve bu patlama , küresel yapıdaki Plutonyum-239 maddesini sıkıştırır ve fisyon reaksiyonunu başlatır. Plutonyum-239 çekirdeğinin içerisinde bir hidrojen gazı bölmesi bulunur. Böylelikle plutonyum-239’da oluşan fisyon reaksiyonu ile birlikte meydana gelen yüksek sıcaklık ve basınç hidrojen atomlarının kaynaşmasına yani füzyona neden olur. Bu kaynaşma olayı ile daha çok atomun bölünmesine ve fisyon reaksiyonun hızlanmasına neden olan nötronların serbest kalması sağlanır. Bunun sonucu olarak da atom bombasının yarattığı patlama etkisinden çok daha büyük bir patlama gerçekleşir.
1996 yılında hükümetler, kapsamlı bir test yasağı antlaşması (CTBT) hazırladı ve dünya çapındaki nükleer testleri tespit etmek için küresel izleme sistemi kullanmaya başladılar. Hazırlanan bu antlaşma için 183 imza toplandı, ancak yürürlükte değil çünkü ABD’de dahil olmak üzere kilit ülkeler bu antlaşmayı onaylamadı. 1996’dan beri Pakistan, Hindistan ve Kuzey Kore nükleer denemeler yaptı. Bununla birlikte, antlaşmaya bağlı olarak nükleer patlamayı depremden ayırt edebilecek sismik bir izleme sistemi kuruldu. CTBT Uluslararası İzleme Sistemi ayrıca patlamalardan meydana gelen infrasound ( insan kulağının duyamayacağı kadar düşük seviyedeki sesler) sesleri de algılayabilecek bir sistemi de barındırıyor. Dünya üzerinde bulunan 80 radyonükleoid izleme istasyonu, diğer izleme sistemleri tarafından tespit edilen bir patlamanın atmosferik serpinti miktarını ölçerek nükleer olup olmadığını tespit eder.
Bu yazımızda atom ve hidrojen bombası arasındaki farkları sizler için derledik. Konuyla ilgili görüşlerinizi, önerilerinizi ve merak ettiğiniz soruları yorum olarak belirtmeyi unutmayınız.