Stephen Hawking Kimdir? Engelleri Olmayan Bir Hayat

Bu yazımızda Stephen Hawking ile ilgili eğitim hayatından kariyerine, keşiflerinden, hareket ve konuşma yeteneğini elinden alan hastalığına kadar birçok konuya değindik.
Stephen Hawking Hayatı
Stephen Hawking, tarihteki en parlak teorik fizikçilerden biriydi. Big bang yani Büyük Patlama teorisinden kara deliklere kadar ayrıca evrenin yapısıyla ilgili de birçok çalışma yapmıştır. Sonradan engelli olmasına rağmen bu büyük bilim insanı zihninde tamamen özgürdü. Hawking 13 Mart 2018’de İngiltere Cambridge’deki evinde hayata gözlerini yumdu.
Zorlu Bir Yaşam
İngiliz kozmolog Stephen Willian Hawking 8 Ocak 1942 tarihinde astronom Galileo Galilei’nin ölümünden 300 yıl sonra doğdu. Babası onu her ne kadar tıp okumaya zorlasa da Hawking Oxford’da fizik okumayı seçti. Stephen Hawking daha sonra kozmoloji araştırmalarına Cambridge’de devam etti.
1963 yılının başlarında 21. doğum gününde, Hawking’e motor nöron hastalığı, daha bilinen ismiyle Lou Gehrig’s hastalığı yani ALS teşhisi kondu. Doktorlar 2 yıldan fazla yaşayabileceğini düşünmüyorlardı ve doktarasını bile tamamlaması zor gözüküyordu. Ancak Hawking sadece doktorasını bitirmekle kalmadı evrenin daha iyi anlaşılması için yeni yaklaşımlar elde etti.
Hastalığının yayılmasıyla Hawking’in hareket kabiliyeti azaldı ve tekerlikli sandalye kullanmaya başladı. Konuşması daha da zorlaştı ve 1985’te konuşma yeteneği tamamen kayboldu. Cambridge’de yapılan bir bilgisayar yazılımıyla birleştirilen bir cihaz Hawking’in yanaklarındaki kas hareketleriyle sözcüklerini seçen ve bunu da elektronik bir sesle dış dünyaya aktaran bu makine ile Hawking düşüncelerini aktarmaya başladı.
Hastalığı teşhis edilmeden önce Stephen Hawking, Jane Wilde ile tanıştı ve ikisi 1965’de evlendi. Bu çiftin ayrılmadan önce 3 çocuğu oldu. Hawking 1995 yılında yeniden evlendi ve 2006 yılında boşandı.
Parlak Bir Zeka
Stephen Hawking mezuniyetinden sonra Cambridge’de araştırma görevlisi olarak daha sonra da profesyonel akademi üyesi olarak devam etti. 1974’te, dünya çapında bilim adamlarından oluşan bir dernek olan Royal Society’ye alındı. 1979’da, dünyanın en ünlü akademik basamağı olan Cambridge’de Lucasian Matematik profesörü olarak tayin edildi. (bu ünvanı daha önce almış diğer bir ünlü bilim adamı da Kraliyet Topluluğunun bir üyesi olan Sir Isaac Newton‘du)

Kariyeri boyunca, Hawking evreni yöneten temel yasaları inceledi. Evrenin başlangıca (Büyük Patlama) sahip olduğu için muhtemelen bir sona sahip olacağını öne sürdü. Kozmolog Roger Penrose ile birlikte çalışarak, Albert Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı’nın, uzay ve zamanın evrenin doğuşunda başladığı ve kara delikler içinde sona erdiğini ortaya koyan Einstein’ın teorisi ile kuantum teorisinin birleştirilmesi gerektiğini ileri sürdü.
İki teoriyi birlikte kullanarak, Stephen Hawking kara deliklerin tamamen sessiz olmadığını, bunun yerine radyasyon yaydığını belirledi. Büyük Patlama’dan sonra protonlar kadar küçük kara deliklerin, hem genel görelilik hem de kuantum mekaniği tarafından yönetildiğini tahmin etti.
2014 yılında, Hawking, teorisini tekrar gözden geçirdi, hatta geleneksel kozmologların onu anlayabileceği bir dilde “ kara delikler yok ” diye yazdı. Onun teorisi, hiçbir şeyin çekim gücünden kaçamayacağı nokta olan “olay ufkunun” varlığını ortadan kaldırdı. Bunun yerine kara deliğin içindeki kuantum değişikliklere göre değişen bir “ görünen ufuk” olacağını öne sürdü. Ancak bu teori hala tartışmalı olarak kalmıştır.
Stephen Hawking ayrıca, evrenin kendisinin bir sınırının olmadığını ileri sürdü. Hawking’e göre; Gezegenlerin bir sonu olmasına rağmen, kişi evrende sonsuza dek seyahat edebilir ve asla “son” olarak tarif edilecek bir sınırla karşılaşmaz.
Aşağıdaki Youtuber Barış Özcan’ın Stephen Hawking ile ilgili videosunu izlemenizi tavsiye ederim.
Stephen Hawking Kitapları
Stephen Hawking popüler bir yazardı. İlk kitabı, “Zamanın Kısa Tarihi” (10’uncu yıldönümü baskısı: Bantam, 1998) ilk kez 1988’de basıldı ve uluslararası en çok satan kitap oldu.
Stephen Hawking, bilim insanlarına yönelik olmayan diğer kurgusal olmayan kitapları yazmaya devam etti. Bunlar arasında ” Zamanın Kısa Tarihi “, “Özetle Evren“, ” Büyük Tasarım ” ve “Devlerin Omuzlarında” yer alıyor.
Stephen Hawking ve kızı Lucy Hawking, “George ve Big Bang” ( Simon ve Schuster, 2012 ) kitabının da içerisinde bulunduğu, evrenin yaratılması üzerine ortaokul çocukları için kurgusal bir kitap dizisi oluşturdular.
Stephen Hawking, birkaç televizyon dizi ve programlarında göründü. Bunlar; ” Star Trek : Gelecek Nesil ” filminde kendisinin hologramını oynayarak ve ” Big Bang Teori ” adlı dizide de minyatürü kullanılarak ekranlarda görünmüştür. PBS, kozmolog teorilerini araştıran ” Stephen Hawking ‘in Evren ” adlı bir mini eğitim dizisi sundu.
Stephen Hawking’in hayatı hakkında en ünlü sinema ve TV yapıtı hiç şüphesiz “Her Şeyin Teorisi” adlı filmdir. Bu film onun hayatını çok iyi bir şekilde yansıttığı için Hawking’in takdirini kazandı. Kasım 2014’de Facebook’da “Büyük oranda engelli olmama rağmen, bilimsel çalışmalarımda başarılı oldum. Geniş çapta seyahat ediyorum ve Antarktika ve Paskalya Adası’na ve sıfır yer çekimi uçuşuna gittim. Bir gün, uzaya gitmeyi umuyorum.” şeklinde yazdı.

Ateist olarak bilinen Stephen Hawking’in din ile ilgili en ünlü iki ifadesiyle yazımızı noktalıyorum…
“Beyni, bileşenleri bozulduğunda çalışmayı durduracak bir bilgisayar olarak görüyorum. Bozuk bilgisayarlar için cennet ya da öbür dünya yoktur; bu karanlıktan korkan insanlar için bir peri hikayesi.” – 2011 yılında Guardian Röportajından.
“Bilimi anlamadan önce, Tanrı’nın evreni yarattığına inanmak doğaldır. Ama şimdi bilim daha ikna edici bir açıklama sunuyor. ‘Tanrı’nın aklını bilebilirdik.’ yani eğer bir Tanrı varsa, onun bildiği her şeyi biliyoruz. Sonuç olarak ben bir ateistim.” 2014 yılında El Mundo’daki röportajından…
Kaynak : Space.com
Bozuk bilgisayarlar için cennet ya da öbür dünya yoktur. İfadesi yanlış bir benzetim. Bu nedenle felsefi bulmadım. Diğer röportajda zayıf. Hiç bir şey bilmiyor olabiliriz. Ama geleneksel din anlayışları Tanrının bir Dev İnsan yani zeus versiyonudur ki, sonsuz kainatın yaratıcısı için bu anlayışlar çok zayıf kalıyor. Kurandaki Sünnetullah anlayışını çok bilimsel buluyorum, ama inancımız dışı kalmış. Hawking ve diğer bilim adamlarının verdiği veriler bende yaratıcıya sonsuz saygıyı esas kılıyor. Mikro evreni göremiyorum ama makro evrenin gökyüzündeki siluetini seyretmek bile zekaya verilmiş en büyük hediye.