Küresel Enerji Dönüşümü ve Etkileri
Küresel Enerji Dönüşümü
Yenilenebilir enerji kaynakları ile elektrik üretimi özellikle de güneş ve rüzgarda geçtiğimiz yıllarda büyük artış gösterdi ve bu artış da sürekli olarak hala devam ediyor. Küresel enerji dönüşümü olarak adlandırılan olgu da tüm dünyanın fosil yakıt tabanlı güç üretiminden, yenilenebilir enerjiye geçiş olarak açıklanır.
Fosil yakıtlar yıllardır insanlığın ulaşım,ısınma ve güç üretiminde geçtiğimiz iki yüzyılda küresel dünyayı şekillendiren birincil enerji kaynağı olmuştur. Fakat küresel olarak fosil yakıtların birincil enerji kaynağı olarak görülmesi sağlık ve güvenlik açısından ciddi sorunları da beraberinde getirmiştir. Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji dönüşümü küresel olarak bir çok açıdan fayda sağlayacaktır.
Birçok ülke kendi enerji bağımsızlığına ulaşmaya çalışmaktadırlar ve bazı ülkeler de ciddi olarak kömür, doğal gaz ve petrol gibi fosil yakıtların ithalatına bağımlıdırlar. Yenilenebilir enerji ise her ülkenin faydalanabileceği bir kaynak olup, şehirlerin, yerel yönetimlerin ve hatta vatandaşların kendi elektrik ihtiyacını karşılamalarına olanak sağlar. Bu yönüyle yenilenebilir enerji fosil yakıtlar gibi sadece belirli ülkelerin faydalanacağı bir kaynak değil, tüm insanlığın ortak kaynağıdır.
Enerji Dönüşümü
Yenilenebilir enerjinin kullanımının hızlı bir şekilde artması , küresel enerji görünümünü geri dönülemeyecek düzeyde değiştirmiştir. Küresel enerji dönüşümü, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımının artışı ve elektrifikasyon olarak 3 temel konuyla açıklanabilir. Bu konuların her biri enerji dönüşümü olarak değerlendirilir.
Enerji Verimliliği
Enerji verimliliği, düşük enerji girdisiyle ekonomik büyümeye olanak sağlar. Sanayiden konutlara kadar ısınma ve elektrik tüketimi minimuma indirilerek hem tasarruf sağlar hem de temiz enerjiye geçişi hızlandırır. 21. yüzyılda dünya genelinde ortalama enerji talebi ve kişi başı harcanan enerji miktarı yaklaşık %3 oranında artış gösterdi. Geçtiğimiz 10 yılda enerji verimliliği ile ilgili atılan adımlar, artan enerji talebini azalttı. Tahminlere göre yıllık enerji talebi artışı 2040 yılı itibariyle %1 oranında sınırlı kalabilir.
Yenilenebilir Enerji Kullanımının Artması
Yenilenebilir enerji, en hızlı büyüyen enerji kaynağıdır. Temel yenilenebilir enerji kaynakları, biyoenerji, jeotermal, su, güneş ve rüzgardır. Bunların arasından en keskin ve hızlı yükseliş de güneş ve rüzgar alanında olurken, diğerleri biraz daha kademeli olarak yükselmiştir.
Güneş ve rüzgar enerjisinin kullanımı hava koşullarına veya günün uzunluğuna bağlıdır. Bu yüzden bu kaynaklara değişken yenilenebilir enerji kaynakları denir.
Yenilenebilir enerji sektöründeki olağan üstü büyüme elektrik üretim alanında daha çok hissedildi. Yenilenebilir enerji, kurulum kapasitesini 2012 yılından beri Dünya genelinde geleneksel elektrik üretim kaynaklarına göre daha çok arttırdı. Özellikle solar güç santral kapasitesi, 2017 yılında kömür, doğal gaz ve nükleer enerji santrallerine göre daha fazla miktarda artış gösterdi. Güneş ve rüzgar, 2017 yılındaki doğrulanmış verilere göre Dünya elektrik ihtiyacının %6’sını karşılamaktadır. Bu oran 2000 yılında sadece %0.2 civarındaydı. Tüm yenilenebilir kaynaklar ise Dünya’da elektrik üretiminin çeyreğini oluşturmaktadır.
Elektrifikasyon
Elektrik Dünya genelinde son enerji tüketiminin %19’luk bir kısmını oluşturuyor. Fakat bu oranın elektrifikasyonun da artışıyla keskin bir şekilde yükselmesi bekleniyor. Elektrifikasyon, ısıtma,soğutma, havalandırma ve ulaşım gibi genellikle fosil yakıtların kullanıldığı alanlarda enerji olarak elektrik enerjisinin kullanılmasına geçiş olaran tanımlanabilir. Örnek olarak, elektrikli araçların ve ısı pompalarının yaygınlaşması, elektriğin ısınma, soğutma ve ulaşımda kullanılmasına olanak sağlıyor. Elektrik, birincil enerji kaynakları arasında 2000 yılından bu yana en çok talep edilen kaynak haline gelmiştir ve elektrifikasyonun artmasıyla da bu talep artarak büyümeye devam etmektedir.
Enerji dönüşümü hızı enerji sistemlerinin kompleksliği sebebiyle hala belirsizdir ve enerjinin geleceğine yönelik de birçok senaryo mevcuttur. Senaryolar da genellikle, küresel ısınmanın etkilerini durdurmak amacıyla dünyadaki birçok ülke tarafından imzalanmış Paris Antlaşmasına uyumludur.Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi birincil enerji talebinin fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi yakın gelecekte mümkün gözükmektedir. Küresel ısınmanın etkilerinin minimuma indirilmesi için de bu gereklidir. Paris anlaşması da temelde dünya üzerindeki yıllık ortalama sıcaklık artışını 2°C’nin altına indirilmesini gerçekleştirmektir. Bu da ancak ve ancak temiz enerji ve elektrifikasyon ile mümkün olur.
Nükleer Enerji ve Enerji Dönüşümü
Nükleer enerji düşük karbon teknoloji olmasına rağmen, nükleer enerjinin büyümesi de oldukça sınırlı kalmış gibi gözüküyor. 1970 ve 1980’lerde nükleer güç santrallerindeki hızlı artış miktarı son 30 yılda ciddi oranda azaldı. Dünya genelinde nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payı 2000 yılında %17’iken, 2017 yılında bu oran %10’na gerilemiştir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde bulunan nükleer güç santrallerin üçte ikisi hemen hemen 30 yıllık ve bunların tamamı çok yakın bir gelecekte kapatılmış olacak. Bunun yanı sıra bazı ülkeler de yeni nükleer güç santralleri inşa ediyor. Bu ülkeler; Çin, Hindistan, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye. Diğer bir taraftan Almanya, İsviçre, İspanya ve Güney Kore gibi ülkeler de nükleer santrallerini kapatmayı planlıyor
Sonuç
Sonuç olarak, küresel enerji dönüşümü temelde güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji kullanımının artışını baz alır. Petrol, doğal gaz ve kömür ise enerji dönüşümü ile farklı olarak etkilenecekler. Çünkü, hepsinin birbirinden farklı özellikleri ve kullanım alanları vardır.
Kaynak: A New World Geopolitics-IRENA