Hipokrat Kimdir? Hipokrat Yemini Nedir?
Bu yazımızda tıp ile özdeşleşen bir isim olan Hipokrat Kimdir? Hipokrat Yemini Nedir? gibi soruların cevaplarını derledik.
Hipokrat Hayatı
Günümüzde hepimiz doktorların mesleğe başlamadan önce ettikleri Hipokrat Yeminini biliyoruz. Yüzyıllar boyunca tıbbın vicdanı olmuş bu yeminde adı geçen tarihin bilinen en büyük tıp insanı Hipokrat’ın hayatını bu yazımızda sizler için derledik.
M.Ö. 460 yılında İstanköy’de (Kos adası) doğmuş olan Hipokrat’ın asırlarca tüm dünyada adından söz ettirebileceği o dönemlerde kimsenin aklının ucundan geçmiyordu. Hipokrat ile ilgili bilgileri 4. Yüzyıl Aristo yazıtlarından elde ediyoruz. Bu yazıtlara göre Hipokrat’ın babası olan Heraklides de bir tıp hekimiydi. Hipokrat’ın oğulları Thessalus ve Draco da hekimlik yaptı.
Tıpla ilgilenen damadı Polybus ise kayınpederinden aldığı bayrağı layıkıyla taşımış onun öğretilerini anlayıp yerine getirmiştir. Bazı kaynaklar Hipokrat’ın 80 90 yaşına kadar yaşadığını bazıları ise 100 yaşını devirdiğini söyler ancak değişmeyen bir gerçek var ki o da tıp alanına yaptığı büyük hizmetler neticesinde Tıbbın Babası olarak adlandırılan bu büyük bilim insanı ismini çoktan ölümsüzleştirmiştir.
Batıl İnançlar ve Tıp
Batıl inançlara ve hurafelere karşı tıbbı korumasıyla ünlü olan Hipokrat bu konuyla ilgili yaşamı boyunca mücadele etmiştir. Hastalıkların Tanrı’nın gazabından ziyade insanların yaşam koşulları ve alışkanlıklar sebebiyle oluştuğunu savunurdu.
O dönemlerin en gizemli hastalığı olan sara hastalığı ile ilgili “Kutsal Hastalığa Dair” adlı kitabında; “ Bana göre gizemli olarak adlandırılan bu hastalığın kutsal ya da açıklanamaz bir yanı yok; tıpkı diğer hastalıkların olduğu gibi bu hastalığında doğal bir nedeni var. Tabi insanoğlu gerek cehaleti yüzünden gerekse de doğaüstü olaylara karşı hayranlığından dolayı bu hastalığı kutsal olarak kabul etme yönelimindedir.”
O dönemde tıpta iki farklı ekol bulunuyordu. Hipokrat ise bu ekollerden Kos ekolünün en önemli ismiydi. O dönemlerde batıl inançlar sebebiyle insan vücudunu kadavra olarak kullanmak yasaktı. Ancak klinik gözleme dayanan Kos ekolü de zamanla klasik tıpta önemli bir yere sahip olacaktı.
Kadavra kullanamayan Hipokrat, çoğu kez yanlış teşhis koyup , yanlış tedaviler uygulamıştır. Ancak ölümünden sonra daha da yaygınlaşan Kos ekolünün bulduğu bütün tedavi yöntemleri Hipokrat’a atfedilmiştir.
Hipokrat Tıbbı
Hipokrat tıbbı, doktorların işlerini profesyonelce yapması üzerine kuruluydu. Öyle ki Hipokrat külliyatında doktorlara hastalarla ilgilenmeden önce kendilerinin kişisel temizliklerine çok önem vermeleri gerektiğini sürekli vurguluyordu. Doktoraların vücut temizliğinden, ruhsal temizliğine kadar dikkat etmeleri konusunda onları uyarıyordu.
Hastaların ağrı, ateş ve çarpıntı gibi semptomlar ile ilgili kayıtların tutulmasını istiyordu. Ayrıca hastaların yaşadığı ev ve çevresini, ailesini ve arkadaşlarının da araştırılmasını söylüyordu. Çünkü hastalıklar yaşanılan ortam koşulları veya diğer insanlar tarafından bulaştırılmasıyla oluşuyordu. Bu yöntemler de Hipokrat’ı klinik tedavinin merkezi konumuna getirdi.
Hipokrat Yemini
Hala günümüzde de doktorların mesleğe başlamadan ettikleri bu yemin yaklaşık 70 kadar yazıttan meydana gelmiştir. Yazıtlardaki tarih ve yazım farklılıkları sebebiyle bu yeminin hepsinin Hipokrat’ın yazdığı büyük bir muamma olsa da ilham kaynağı Hipokrat olması sebebiyle ona atfedilmiştir. Bu külliyat M.Ö. 3. yüzyılda İskenderiye’de bir kütüphanede birleştirilmiştir.
Hipokrat yemini, Hipokrat’ın tıp dünyasına katmış olduğu en önemli değerlerden birisidir. Günümüzde bu yeminin Hipokrat’ın öğrencilerinden birinin yazdığı tartışılsa da Hipokrat tıbbın hem bir sanat hem de bir vicdan meselesi olduğunu düşündüğünden doktorluk mesleğini yapacak kişilerin bu değerleri hukuki olmasa da ahlaki olarak bütünleştirecek bir metin oluşturmak istemişti.
Ülkelere göre yapılan ufak değişiklikler yapılsa da yeminin gerçeğine yakın çevirisi aşağıdaki gibidir:
Hekim Apollon, Hygia ve tüm Tanrı ve Tanrıçalar adına ant içerim, onları şahit ve tanık tutarım, bu yeminimi ve verdiğim sözü gücümün yettiğince yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı, babam gibi görecek ve rızkımı onunla bölüşeceğim. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla paylaşacağım. Eğer öğrenmek isterlerse bu sanatı onun çocuklarına ücretsiz olarak öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini,şifalı bilgileri ve diğer konuları çocuklarıma, hocamın çocuklarına bu hekimlik yemini etmiş herkese öğreteceğim. Bu kişilerden başka kimseye bu konular hakkında hiçbir şey öğretmeyeceğim. Tedavilerimi kötülük amacıyla değil, yardım etmek amacıyla kullanacağım. Benden zehir isteseler bili onlara böyle bir şey vermeyeceğim gibi bunu tavsiye de etmeyeceğim. Gebe olmuş bir kadına çocuğunu öldürmesi için ilaç vermeyeceğim. Hayatımı ve sanatımı tertemiz kullanacağım.
Bıçağımı mesanelerinde taş olan kişilere karşı bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi işin ehli birine vereceğim. Hangi eve girersem gireyim hastalara yardım etme amacıyla gireceğim. Kasıtlı olarak yapılan tüm kötü işlerden uzak duracağım. Köle ya da özgür olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmayacağım. Sanatımı icra ederken ya da bunun dışın insanlar ile münasebet içerisindeyken görüp işittiklerimi sır olarak saklayacak kimseyle paylaşmayacağım. Bu anda sadık kaldığım sürece temiz bir hayat yaşayayım, insanların saygısını ve güvenini kazanayım, bu yemine sadık kalmazsam da her türlü felakete maruz kalmayı hak etmiş olurum.
Sonuç
Günümüzde bile tıp bilimi Hipokratsız düşünülemez ölümünün üzerinden yaklaşık 2500 yıl geçmesine rağmen, bulduğu yaklaşımlar ve yöntemler bir çok tedavi yöntemine ışık tutmuş, tutmaya da devam edecektir. Orta çağ dönemindeki Araplardan Rönesans Avrupa’sına kadar Hipokrat yöntemleri kullanılmış bulduğu klinik teknikler birçok hastalığın tedavisine yardım etmiştir. Tıbbın Babası olarak adlandırılan Hipokrat ölümsüzleşmiş bilim insanları arasındadır.
Kaynak:Wikipedia,Britannica