Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’deki sismologlar tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Dünya’nın katı demirden oluşan Dünya’nın çekirdeği bilinmeyen nedenlerden dolayı bir taraftan diğer taraftan daha hızlı şekilde genişleyerek ‘eğimli’ biçimde büyüyor.
Dünya 4 milyar yıldan daha eski olabilir, ancak iç çekirdeği çok daha genç. Jeologlar bunun yarım milyar ila 1,5 milyar yıl önce oluştuğunu düşünmektelerdir. İç çekirdek, sadece içinden akan sismik dalgaları izlerken görülebilen yaygın olarak bilinen, 30 yıllık bir gizeme sahiptir. Dalgalar, kuzey ve güney kutupları arasında seyahat ederken, ekvator boyunca seyahat ettiklerinden önemli ölçüde daha hızlı hareket eder ve geçtiğimiz günlere dek bilim adamlarının bunun neden olduğuna dair bir açıklaması yoktu.
Bu konuya uygun bir cevap sağlayan bu yeni açıklama, çekirdekten geçen sismik dalgaları analiz eden bilim adamlarının uzun araştırmaları sonucunda bulundu. Nature Geoscience dergisinde yayınlanan çalışmada, çekirdeğin son milyar yıldaki büyümesinin bilgisayar modelleri incelendi.
Dünya’nın Çekirdeği Büyüyor
Araştırmacılar, Endonezya’nın Banda Denizi’nin altındaki doğu yarısının, Brezilya’nın altında bulunan batılı yarısından yüzde 60 daha fazla demir kristali biriktirdiğini buldular. Araştırmacıların elde ettiği sonuca göre, çekirdek Endonezya’nın altında Brezilya’ya göre daha hızlı ısı kaybettiğinden bu, içinden geçen sismik dalgalarla karışıyor.
Araştırmacılar demir kristallerinin neden iç çekirdekte düzensiz geliştiğini bilmiyorlar ancak açıklama muhtemelen üstündeki katmanlarda bulunabilir.
Ayrıca, ekip çekirdeğin bu “eğimli” özelliğinin büyük olasılıkla çekirdek gelişir gelişmez başladığını düşünüyor. Bu nedenle araştırmacılar, yerçekiminin yeni oluşan demir kristallerini çekirdeğin batı bölümüne doğru yönlendirerek durumu dengelemede önemli bir oynadığına ve böylece yılda 1 mm’lik bir yarıçapta büyüyen çekirdeğin küresel karakterini koruduğuna inanıyorlar.
İç çekirdek doğuda batıdan daha fazla ısı kaybediyorsa, dış çekirdek de doğuya göç edecektir ve bunun manyetik alanın gücünü etkileyip etkilemediği cevaplanması beklenen bir sorudur. Frost ve bir grup araştırmacı şimdi ise bunun cevabını araştırdığını duyurdu.